Page 33 - TINA Dergi Sayi 12
P. 33
TINA
Maritime Archaeology Periodical
Fig. 8: Büyük Menderes deltasının Google Earth
görüntüsü. Deltalar kıyı zonlarının en dinamik bölüm-
leridir. Deniz seviyesi, iklim, bitki örtüsü, insan arazi
kullanımı gibi etkenler deltaların gelişimi üzerinde
önemli etkiler yapar. Bu nedenle paleocoğrafya araştır-
maları için deltalar önemli veri kaynağıdır. Akarsuların
getirdiği alüvyonlar önce kıyı önünü doldurur. Yüzey
deniz seviyesine ulaşınca, kıyı önünde oluşan kum
sırtları (barier) gerisinde, tatlı ve tuzlu suların karıştığı
lagünler şekillenir. Bunların kara tarafı genellikle kum-
luk alanlardır. Bu kıyı şekil topluluğu denize doğru il-
erledikçe (progradasyon) gerideki alanlar akarsuların
taşkınlarıyla yayılan alüvyonlarla kaplanır ve yüzey
giderek yükselir, taşkın ovaları oluşur. Deltaların bu
değişik morfolojik birimleri, farklı ekolojik özellikleri-
yle çok çeşitli bitki ve hayvan türlerinin uyum sağladığı
yaşama alanlarıdır. Bu nedenle, özellikle yaşamak
için doğaya daha bağımlı olan erken dönem (Neolitik,
Kalkolitik) insan toplulukları böyle alanlarda yoğun bir
şekilde yaşamışlar, yerleşmişler, doğal zenginliklerin-
den yararlanmışlardır. Ancak, mimarinin henüz geliş-
mediği bu erken dönemlerin silik izleri bugün alüvyon-
lar altında kalmıştır. Bu dönemlere ait yerleşme yerleri
(höyükler) veya yüzeysel kalıntılardan sadece çevre
yamaçlardakiler doğrudan belirlenebilmektedir. Büyük
Menderes deltası, tüm bu özelliklerin en iyi görüldüğü,
Anadolu’nun Ege Denizi kıyılarının en tipik deltasıdır.
Ancak, havzanın yüksek kesimlerindeki barajlar, ova-
da kanal içine alınan drenaj sistemi ve delta kıyısının
açık denize ulaşmış olması nedeniyle günümüzde delta
gelişimi doğal niteliğini kaybetmiştir.
Fig. 8: Google Earth image of the Büyük Menderes
delta. Deltas are the most dynamic parts of the coastal
zones. Factors such as sea level, climate, vegetation, and
human land use have significant effects on the develop-
ment of deltas. For this reason, deltas are important data
sources for paleogeographic research. The alluviums
brought by the streams first fill the shoreface. When the
surface reaches ea level, sand bars and barriers devel-
op near-offshore, and lagoons form behind them with
a fresh and salt water mixture. Their land side is gener-
ally comprised of sandy areas (dune field). While this
coastal zone advances towards the sea (progradation),
the areas behind it are covered with alluvium spread by
the floods of the rivers, and the surface rises and flood
plains form. These different morphological units of the
deltas with their different ecological characteristics are
the habitats where a wide variety of plant and animal
species adapt. For this reason, since they were more
dependent on nature to live, the early (Neolithic, Chal-
colithic) human communities especially lived in such
areas in an intensive way, settled, and benefited from
their natural wealth. However, the few remains of these
early periods, when architecture had not yet developed,
were covered by alluvium and disappeared. Only the
remains on the surrounding slopes can be identified di-
rectly from the settlements (mounds) or surface remains
of these periods. The Büyük Menderes delta is the most
typical delta of the Aegean coast of Anatolia, where all
these features are best seen. However, due to the many
dam constructions in the upper part of the basin, the
canalized drainage system in the lower plain, and the
fact that the delta coast has reached the open sea, the
delta has lost its natural development process.
31