Page 34 - TINA Dergi Sayi 12
P. 34
TINA
Denizcilik Arkeolojisi Dergisi
Buna göre bu dönemlerde (Yaklaşık 4-3 bin yıl günkü deniz seviyesi) Troya VI dönemine kadar bu-
öncelerde) deniz seviyesi göreli olarak bugünkünden ranın kullanıldığını gösteren kalıntılar bulunmaktadır
birkaç metre alçakta olmalıdır. Günümüzden 3000 (fig. 3) . Milet ve priene kent ve limanları da bunun
25
yıl öncelerde göçlerle Yunanistan ve Ege adalarından diğer klasik örnekleridir .
26
gelen kavimlerin Anadolu kıyılarındaki kolonizasyo- Son 3 bin yıllık dönemde de küçük iklim salınım-
nu sırasında da yükselmekte olan deniz seviyesinin ları olmuştur. Sıcak Roma Çağı ve sonrasında daha
bugünkünden, hâlâ 2-3 m metre kadar alçakta olduğu küçük salınımlarla seyreden Küçük Buzul Çağı
anlaşılmaktadır. bunların en belirgin olanlarıdır (Fig. 4) . Ancak,
27
Arkaik, Helenistik, Roma çağları ise bugünkü sevi- bunların deniz seviyesi değişmeleri üzerindeki etki-
yeye olan son yükselmenin son aşamasına rastlamak- lerini gösteren somut veriler bulunmamaktadır. Öte
tadır (fig. 4). Bu dönemlere ait kıyı yapıları da birçok yandan, Batı Anadolu’nun aktif bir tektonik bölge
yerde, kıyı önünde ve gerisinde, 1-2 m kadar deniz olması nedeniyle, Ege antik kentlerinin hepsinde za-
seviyesi altındadır. Bu çağlara ait başta limanlar olmak man zaman yıkıcı depremlerin olduğu bilinmektedir.
üzere tüm kıyı yapılarının kullanılamaz duruma gel- Ancak, tektonik hareketlerin iklim değişmelerine
mesi ve genellikle bugünkü kıyıdan içeride bulunma- göre çok daha yavaş seyretmesi nedeniyle, son 3 bin
sının (Milet, priene, Efes) asıl nedeni, deniz seviyesi yılda delta gelişiminin bu hareketlerden etkilendiğini
değişmesinden çok, alüvyon birikmesi ile süren delta gösteren bir veri de bulunmamaktadır. Sonuç olarak
22
ilerlemesidir (fig. 8) . bu son dönemde alçak kıyı kesimlerinin şekillenme-
Sonuç olarak, son 3 bin yılda deniz seviyesinin hafif- sinde etkili ana etmen alüvyon birikimi olmuştur.
çe yükselmesine rağmen, denizde karaya doğru ilerle- Teorik olarak klimatik ve tektonik etmenlerin bu
me olmamıştır. Bunun nedeni, karadan gelen alüvyon süreci bir şekilde etkilediği varsayılabilir. Ancak, bu
miktarının yükselmeyi telafi ederek kıyıyı doldurmaya küçük etkileri çok dinamik bir sedimantasyon ortamı
devam etmesidir. Böylece kıyı çizgisi denize doğru olan delta kıyılarında ayırt etmek ve bunlarla ilgili
çekilmesini sürdürmüştür. Alüvyonu oluşturan doğal genellemeler yapmak yanıltıcı olabilir. Bu konularda
erozyona ek olarak, kıyı bölgelerinde tarih çağları farklı yöntemlerle yapılan araştırmaların sonuçlarını
boyunca insan kaynaklı erozyon artışı da etkili olmuş şimdilik yerel boyutta değerlendirmek daha uygun
olabilir. Örneğin yükselen refahla artan nüfusun zorla- olacaktır.
ması sonucu doğal bitki örtüsünün, özellikle yakacak Büyük tektonik çukurluklara yerleşmiş olan Büyük
ve yapacak ihtiyacına bağlı olarak artan orman tahri- Menderes ve Küçük Menderes gibi akarsuların del-
binin bu konuda önemli bir etken olduğu üzerinde hep taları bugün dağlık alanlar hizasında, daha derin olan
23
durulmaktadır . açık denize ulaşmış durumdadır (fig. 1). Bu neden-
Öte yandan, deniz seviyesinde ilerleyen delta düz- le, bundan sonra ilerlemeleri daha yavaş olacaktır.
lükleri, zamanla taşkın alüvyonları ile kaplandığı için, Farklı bir örnek olarak kuzeyde Troya önlerindeki
kıyı gerisindeki antik yerleşme alanları da bugünkü Karamenderes deltasının ilerlemesi ise Çanakkale
yüzey altında kalmıştır. Örneğin Selçuk ovasına soku- Boğazına erişmesiyle sona ermiştir. Bunun nedeni
lan denizin kıyısında yapılan Efes Artemis tapınağının boğazdaki akıntının gelen alüvyonu Ege Denizine
ve geri çevresindeki Helenistik-Roma çağlarına ait sürüklemesidir. Öte yandan günümüzde çeşitli amaç-
mimari kalıntıların temelleri bugünkü yüzeyden 5 m larla yapılan büyük barajlar akarsuların yukarı hav-
kadar derinde, bugünkü deniz seviyesinde bulunmakta- zalarından gelen su ve alüvyonları tutmakta, kıyıya
dır (fig. 3) . Aynı durum Urla’daki Limantepe-Klazo- ulaşan miktarlarını çok azaltmaktadır. Bu nedenle
24
menai kalıntıları için de geçerlidir (fig. 5 ve 7). Kuzey de delta ilerlemesi artık çok yavaşlamış, hatta bazı
Ege’de 30 m kadar yüksekte bir platıo sırtı ucunda kıyılarda delta kıyıları birikme değil, aşınma sürecine
bulunan Troya’nın kuzey eteğinde, dönemin kıyı düz- geçmiştir. Bunun en göze çarpan örneklerinden biri
28
lüğünde de bugünkü yüzeyden 7 m kadar derinde (bu- Madra çayı deltasının Altınova kıyılarıdır .
22 KRAFT vd 2001, MÜLLENHOFF 2005, BRÜCKNER 2019.
23 STOCK vd 2016.
24 KRAFT vd 2001.
25 KAYAN 1996.
26 MÜLLENHOFF 2005.
27 ERLAT 2009.
28 KAYAN-VARDAR 2007.
32