Page 26 - TINA Dergi Sayi 09
P. 26
TINA
Denizcilik Arkeolojisi Dergisi
‘Ama benim gözümde bu ülkenin, kentin kendisin- aşırı gidiş gelişler örnek gösterilerek öneriler getiril-
den sonra en şaşılacak şeyi şu anlatacağım şeydir. Ba- miştir . Şu andaki verilere bakıldığında, Tatlısu Çift-
48
bil’e gitmek için ırmağı inen kayıklar yuvarlaktır ve likdüzü’nün hem Kıbrıs Erken Neolitik döneminde
deriden yapılmışlardır. Asurya’nın üst yanına düşen ada’ya giriş kapısı, hem de ada genelinde hammadde
Ermenistan’dan söğüt ağaçları kesip gemiler için ka- dağıtımı ve/veya ticaret ağlarında önemli bir yeri ol-
burga çatalı yaparlar, bunun üstünü dıştan deri ile kap- duğu açıktır. Arkeolojik arazi çalışmalarına ek olarak
larlar, bir tekne çıkar ortaya, eni boyu bir, başı kıçı be- Kıbrıs’ın kuzey kıyılarında yapılan kazılar, güney ile
lirsiz; bu gemiyi dediğim gibi yuvarlak yaparlar, tıpkı karşılaştırıldığında insan-deniz ve Kıbrıs-Anadolu
yuvarlak bir kalkan gibi; içine saman yayarlar, üstüne ilişkisinin daha yoğun olduğunu görmekteyiz. Ada’da
eşyayı doldurup suyun akıntısına bırakırlar; belli başlı bulunan Anadolu kökenli obsidyenler Anadolu-Kıbrıs
yükleri palmiye ağacından yapılma fıçılardır, bunla- bağlantısını gösterse de, iç Anadolu toplumlarının de-
rın içine şarap doldurulmuştur. Geminin düz gitmesi nizcilik bilgisine sahip olduğunu söylemek mümkün
iki tane ıskarmozsuz kürekle sağlanır, bunları ayakta değildir. Bu nedenle Kıbrıs iç Anadolu arasında köprü
duran iki kişi kullanır; birisi küreği bu yana çekerken ve/veya aracı vazifesi gören, denizcilik bilgisine sa-
öbürü tersine iter suyu. Bu gemiler kimi zaman pek hip olabilecek kıyı yerleşimleri aranmalıdır. Bu bağ-
büyük olurlar, öbürleri daha küçüktür. En büyükleri lamda araştırmaların hem Kıbrıs kuzey sahillerinde
beş bin talant ağırlığa kadar yük alabilirler. Her ge- daha da yoğunlaşması ve aynı şekilde Türkiye’nin
mide canlı bir eşek bulundururlar; büyüklerinde daha güney kıyılarında (özellikle Mersin Gülnar kıyıları,
çok vardır. Böylece su üzerinde giderek Babil’e varır- Dana ve Badadil adaları hatta Silifke kıyıları) yapı-
lar, taşıdıkları öteberi malı satarlar, sonra bağıra çağı- lacak karşılaştırılmalı çalışmalarla bu ilişkileri yan-
ra geminin tahtalarını ve samanını da satarlar; sonra sıtacak yerleşimlerin bulunması çok önemlidir . Söz
49
derileri eşeklerin sırtına vurur, Ermenistan’a dönerler; konusu yerleşimlerin keşifleri durumunda, Kıbrıs ve
zira ırmağı ters yönde çıkmak düşünülemez, akıntı Türkiye Prehistorya araştırmaları yeni bir boyut ka-
buna elvermez, zaten gemileri tahtadan değil de de- zanacaktır.
riden yapmalarının nedeni budur. Ermenistan’a var- Beşparmak Dağları’nın jeolojik oluşumundan do-
dıkları zaman aynı şekilde başka gemiler yaparlar’ . layı sadece adanın kuzeyinde bulunan mağaralar,
46
SOnUç kanımızca Beldibi ve Öküzini gibi Paleolitik-Epipa-
Kıbrıs adasındaki arkeolojik kazı ve yüzey araştır- leolitik gibi dönemlere dahi ışık tutacak potansiyele
maları ışığında, Kıbrısın ilk yerleşik/ziyaretçilerinin sahiptirler.
tarihi daha da erkene gittikçe, bu toplumların geldik- teŞeKKÜrLer
leri coğrafya ve deniz yoluna ilişkin öneriler irdelen- Sera Yelözer, Fatma Kalkan and Pembe Yakupoğlu-
meye başlanmıştır . Akdeniz ve Ege’deki ilk deniz ları’na katkılarından dolayı teşekkür ederim.
47
46 HErODOT TArİHİ I:194 (Çeviren: AZrA ErHAT).
47 pELTENBURG –WASSE 2004; 2001; VIGNE 2009.
48 BROOADBANK 2016; ÇİLİNGİROĞLU 2017.
49 Biribirine bu kadar yakın coğrafyada çalışan arkeologların kısa bir zaman önce bilgi alışverişinde bulunmaya başlaması ve ortak
çalışmalar yürütmesi sevindiricidir. Ancak, bu çalışmaların bunca yıl beklemiş olması üzücü ve düşündürücüdür.
Fig. 17: Yak derisinden
yapılmış quaffa/coracle,
Kyichu/Lhasa nehri,
Tibet. (Fotoğraf Müge
Şevketoğlu, 2003).
Fig. 17: Quaffa/cora-
cle made of Yak skin,
Kyichu/Lhasa river,
Tibet. (photo by Müge
Şevketoğlu, 2003)
24